30 Mart 2015 Pazartesi

MUHABBET

Allah’ın insan fıtratına yüklediği ne kadar da güzel hisler vardır. Aşk, muhabbet , sevgi…  Her biri aslında gönderildiğimiz fani hayattan zevk alıp Allah-u Teala’nın büyüklüğünü anlamamız, O’nun yarattıklarının kusursuzluğunu idrak edip tefekkür etmemiz ve tekrar tekrar aşk ile Rabbimize yönelmemiz içindir. Bu hisleri insan iradesi ölçüsünde dilediği gibi de kullanabilir. Kimi zaman müsbet olur bu kimin zaman da menfi.. ve tabiki bu hislerin şiddetide bir o kadar mühimdir. Ferhat’ın aşkının şiddeti basit olsaydı dağları deler miydi.
    Sevgi ne kadar şiddetli ise benzerlik de o kadar çok demektir. Bu kelam-ı kibar çok meşhurdur. Rab teala  “Ey iman edenler, Allahu Teâlâ’dan korkun ve sadıklarla beraber olun (Tevbe, 119)” buyuruyor. İnsan kimin ile beraber olursa kiminle ülfet peyda ederse onun gibi olur. Olaylara bakışı, hayata bakışı hatta hareketleri bile o kişiye benzemeye başlar. Buna en basit ve en ilginç bir misal vermek gerekirse uzun yıllar köpeğiyle beraber yaşayan o hayvana karşı büyük bir bağlılık ve sevgi besleyen insanların hareketlerinin duruşlarının artık ne kadar da benzer bir hale geldiğidir ki bunları video veya fotoğraf yoluyla görmüşüzdür.
       Muhabbet gerçekten insanın kendini değiştirebilmesi daha iyiye daha güzele yönelebilmesi için güzel bir vasıta olabilir. Tabi ki bunun zıddı da muhtemel. Onun için büyüklerimiz;  arkadaşlarımızın güzel ahlaklı insanlar olmasını nasihat ederler. “Kişi sevdiğiyle beraberdir. (Buhari)” bu hadis-i şerifte aslında muhabbetin kime yönlendirilmesi gerektiğini çok güzel bir şekilde izah ediyor. Allah dostlarının hayatlarını kitaplardan okumanın bile insana büyük ilhamlar, terakkiler sağlayacağına inanıyorum. O yüzden elimizden eksik etmemeliyiz bu tür kitapları. Ve onların hayatlarını kendimize örnek alarak onlar gibi olamasak bile onun için gayretkeş olmalıyız. “Her haliyle bana yönelenlere uy” (lokman 15) bu ayet-i kerime de bütün bu anlattıklarımızı tasdikler mahiyettedir. Her ahvali ile Rabb’ine yönelmiş, ve dünyanın onun peşinden koştuğu güzel insanlarla beraber olmalıyız. Sohbetin tadını da o zaman almış oluruz. Aksi takdirde dünyanın peşinden koşanların peşinden biz de koşmaya başlarsak bu koşuşun sonu sırat köprüsünden aşağı yuvarlanmak olabilir Allah korusun…
      Kısaca fıtratımızdaki bu hissiyatın tasavvuftaki kullanım sahalarına da bakarsak; Tasavvuftaki  Bir mürid bende olduğu kişinin sohbetlerine iştirak ede ede hal ve hareketlerini seyrede seyrede zamanla ona duyduğu muhabbet sebebiyle onun gibi olmak için çaba sarfeder.  İşte bunun diğer bir ismi de aynîleşmedir. Tasavvufi ıstılahı ile ifade etmek gerekirse fena fi’ş- şeyh diyoruz. Yani  Allah dostunda yok olmak.. Bunun sonraki mertebeleri de var elbet..
     “Kişi sevdiği ile beraberdir.” Hadis-i şerifini duyunca bu hadisin kapsamının ne kadar büyük olduğunu idrak için aklımıza hemen Ashab-ı Kehf’in yanında bulunmuş olan ve sevgi bağlılığının neticesinde de Allah’ın cennette Ashab-ı Kehf’le beraber bulunduracağı Kıtmir gelebilir.
     Peygamber Efendimiz “Kişi dostunun dini üzeredir. O halde herkes kiminle arkadaşlık ettiğine dikkat etsin.” (tirmizi zühd 45) buyurmuşlar .
     Çok büyük bir medeniyetimiz var. Bu milletin halkı da arif insanlar imiş. Ümit ediyoruz ki mazimize tekrar döneceğiz. Halkımız da çok yerinde ve harikulade sözler üretmişler. bu yazının ihtiva ettiği konu ile birkaç atasözünü de zikretmek güzel olacaktır.
Üzüm üzüme baka baka kararır.
Kör ile yatan şaşı kalkar.
Sirke küpünden sirke, bal küpünden bal sızar.
Kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan.
Yiğit sevdiğinden sorulur.

10.01.2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder