19 Mart 2015 Perşembe

                                 HÜVE'L BAKİ KİTAP NOTLARI

Kitap İsmi :   HÜVE’L BAKİ, İstanbul’da Osmanlı Mezarlıkları ve Mezar Taşları
Yazarı:           Hans-Peter Laqueur
Yayınevi:      Tarih vakfı yurt yayınları
Basım yılı:     Ocak 2014

-          Osmanlı’da Mezartaşlarında antropomorf simgelere bir örnek olarak “1865’te ölen ve Rumelihisarı Aşiyan Mezarlığı’na gömülen Faik Bey’in mezar taşının üst bölümü kaybolmuştur.. Bu mezar  taşı özellikle dikkat çekicidir, çünkü yazıların yer aldığı oval bölümün üzerinde apoletleriyle nişanıyla sırmalarıyla üniformalı bir gövde tasvir edilmektedir.”  (s.5)
-          “İstanbul’un en büyük, en çok anlatılan ve resmi yapılan mezarlığı Üsküdar’daki Karacaahmet mezarlığıdır.” (s.9)
-          “Karacaahmet mezarlığının 8. Adasında 3 şeyhülislam ve aralarında Nedim’in de olduğu şairlerin mezarları vardır.” (s.12)
-          “8 sadrazamın mezarı Karacaahmet’te bulunmaktadır. İstanbul’da yatan 97 şeyhülislamdan 13’ünün mezarı Karacaahmet’tedir. “(s.14)
-          “Hasköy’deki  mezarlıktan sonra Kuzguncuk sırtlarında İcadiye’de bulunan mezarlık İstanbul’un ikinci büyük mezarlığıdır. Mezarlığın tarihçesi 16. Yüzyıla kadar uzanır.” (s.17)
-          “Osmanlı mezarlarında en çok kullanılan malzeme Marmara adası mermeridir.” (s.18)
-          Topkapı’daki mezarlıkta 1807 Kabakçı ayaklanması sırasında öldürülen Kethüda Yusuf Ağa ailesi ve hizmetkarlarına ait yaklaşık 35 mezar taşı bulunmaktadır. Bu mezar taşlarındaki tam ve düzenli bilgiler, bir Osmanlı ailesinin yaklaşık yüz yıllık tarihçesini izlememize olanak vermektedir.” (s.23)
-          “Türkçülük akımının öncülerinden Yusuf Akçura’nın (1876-1935) mezar taşı, Volga nehri kıyısındaki Kazan kentinde bulunan Suyum Bike minaresinin (camisinin) küçültülmüş bir maketidir.” (Edirnekapı şehitliğinde kabri.) (s.24)
-          “Eyüp’te Tecvidi Karabaş türbesinin yanındaki mezarların bazılarının mezar taşları alışılmadık biçimleri bakımından oldukça ilginçtir. Nispeten daha küçük ve yuvarlak olan bu mezar taşlarının (azami 1.m yüksekliğinde) üzerinde yalnızca İslamın şartları yazılıyken, birinin üzerinde gömülü olan kişinin adı yani Abdullah Çelebi yazılmıştır.” (s.34)
-          Saçlı Abdülkadir Efendi mescidi’nin güney ve batı yanında çoğunlukla Rufai mezarları vardır. Mescide ait bir tekkede mevcuttur. Buradaki mezarlığın kuzeyindeki bazı mezar taşları, olasılıkla İstanbul’daki en büyük mezar taşları olduklarından dikkat çekicidir. Sütun biçimindeki bu taşların çapı 50 cm’yi boyları da 2,5 metreyi bulmaktadır. Bu beş sütunun üçünün üzerinde yazı yoktur, yalnızca birinin üzerinde 1034 (1624/1625) tarihi bulunmaktadır.
-          Osmanlı-Türk kültüründe böylesine aşırı boyutlarda anıt mezarlar azdır. Burada sözü edilen mezar taşlarının boyutları muhtemelen Bosna’daki bazı mezar taşları aşmaktadır: Jakir’deki mezarlıkta 1213 (1789-99) yılında ölen Ömer Ağa Basiç için kare biçiminde yaptırılan mezar taşının toplam yüksekliği 4,35 metre, eni de 0,96 metredir. Kendi başında boyu 2 metreyi bulan kavuk, altında sekiz kişinin aynı anda yağmurdan korunabileceği şekilde taşın ana gövdesinden 25 cm dışarıya taşmaktadır.
-          “Yahya Efendi Türbesi’nin hemen yanındaki Şehzade ve Kadınlar Türbesi’ne 1901 ile 1969 yılları arasında Osmanlı sülalesinden 18 kişi gömülmüştür. Bunlar, Sultan Abdülmecid’in iki karısı, 2.Abdülhamid’in altı karısı, Abdülmecid’in iki oğluyla 5.Murad’ın bir oğlu, 2.Abdülhamid’in iki kızı, Abdülmecid’in 5.Murad’ın ve 2.Abdülhamid’in birer torunudur.”(s.50)
-          Yahya Efendi’nin gömülü olduğu türbede Kanuni’nin kızı Tasasız Raziye sultan da medfundur. (s.50)
-          Yahya Efendi türbesi etrafı için “Mehmed Raif burada gömülü bazı ünlüleri şöyle sıralar: sadrazam Güzelce Ali Paşa, Hüseyin Paşa, Şair Yusuf Sinan Raki, Kaptan-ı Derya Hüsam Beyzade Ali Paşa.” (s.50)
-          “Çırağan sarayı’na bitişik bir arazide sarayın 1935’te sınırlarının genişletilmesine değin Beşiktaş Mevlevihanesi bulunmaktaydı. Sarayın bahçesinde kalan bu mevlevihanenin mezarlığındaki  17-19. Yüzyıllara ait 29 Mevlevi mezar taşı 1987’de Galata Mevlevihanesindeki mezarlığa nakledilmiştir.” (s.51)
-          “Sahray-ı Cedit mezarlığı Osmanlı üst kademesinin gömüldüğü bir mezarlıktı, bu işlevi Cumhuriyet kurulduktan sonrada devam etmiştir. Orhan Bayrak 1910- ile 1971 arasında buraya gömülen 9 Osmanlı nazırının adlarını vermektedir.” (s.60)
-          1924’te ölen hariciye nazırı Mustafa Reşid Paşa’nın mezar taşı latin harfleriyle yazılı olarak merdivenköy mezarlığında Şah kulu sultan dergahındadır. (s.60)
-          “19. Yüzyılın son otuz yılından bu yana hazirelere bazı istisnalar dışında ölü gömülmemektedir.. bakanlar kurulu onayını gerektiren istisnalar, ancak Divanyolu caddesindeki Köprülü aile mezarlığı örneğinde olduğu gibi geleneksel bir aile mezarlığının kullanımı halinde yapılmaktadır.  1868 yılı şubat ayında çıkarılan bir yasa gereğince kent içindeki –Eyüp hariç- cami ve kilise hazirelerine defin yapılması yasaklanmıştır.” (s.64)
-          “Sultan Selim külliyesinin avlusunda 1. Selim, Kanuni’nin annesi ve bir de yine Kanuni’nin çocukları için üç türbe yapılmıştı. Bunların yanına ek olarak 1861’de  Sultan Abdülmecid için bir türbe daha yapılmıştır.” (s.67)
-          19. Yüzyıla kadar selatin camilerinde hemen hemen hiç mezar bulunmamaktaydı.  Süleymaniye camiinde hiç mezar bulunmadığını eski resimlere dayanarak daha kesin bir şekilde söyleyebiliriz. Söz konusu Fatih Bayezıd ve Süleymaniye camilerinin şuan mezarlık olan alanlarının boş olduğunu bize mezar taşları da haber vermektedir. (s.67)
-          “Ayasofya kentin en eski camisi sayılmaktadır. Bu camiin avlusunda beş Osmanlı padişahının yanı sıra ailelerinden de birçok kişinin türbesi vardır. 1574 yılında ölen 2.Selim, 2.Selim’in 1595’te ölen halefi 3. Murad, onun da 1603’te ölen halefi 3. Mehmed . bunların dışında 1618’de ölen 1. Mustafa ile 1648’te ölen İbrahim de Ayasofya’nın eski vaftizhanesinde gömülüdür.” (s.67)
-          “Altı yüz yıllık Osmanlı tarihi boyunca sadrazamlar ortalama 2,05 yıl ara ile değişmişken, 1850 ile 1922 yılları arasındaki 72 yılda bu makan 78 kere el değiştirmiş, görev süresi ortalama 0,92 yıla düşmüştür.” (s72)
-          “Ölüleri yakma Protestanlıkta 19. Yüzyılda, Katolik kilisesinde de 1964’te kabul edilmiştir. Yahudiliğin Ortodoks-tutucu çevrelerinde kabul görmeyen ölü yakma, daha ılımlı kanadında kabul görmekte, Müslümanlıkta ise bütünüyle reddedilmektedir.” (s.73)
-          “İlk modern mezarlıklar Avrupa tarafından Hindistan’da kurulmuştur.” (s.78)
-          … “Dönemin seyyahlarının yazdıkları da bunu doğrulamaktadır. Örneğin Charles White taşların işlenmesi konusunda şöyle der:
….Bu meslekte çalışanların asıl uğraşı, çok fazla talep edilen mezar taşlarını yapmaktır. (…) Kentteki ve mezarlıkların yanındaki mermercilerin elinde bir sürü her yaşa uygun mezar taşı bulunuyor, sanatkarane mezar taşları ancak ısmarlama yapılıyor. Mezar taşına ne yazdıracağını bilemeyen müşteriler için mermercilerin elinde, defterler dolusu mezar taşı yazısı örneği var.”  (s.127)
-          Hurma ağacının yaşamın ve ölümsüzlüğün sembolü olarak resmedilmiştir. Bol meyve taşıyan dalları bereketi, üremeyi, her zaman yeşil kalan selvi ağacı da kalıcılığı simgeler. (s.131)
-          Narda üreme sembolü olarak kullanılan bitki motiflerindendir. (s.131 )
-          … “İstanbul’da tek olan kavuklu bir kadın mezar taşına değinilecektir. Üsküdar Şemsi Paşa Caddesi’ndeki mezarlıkta bulunan 1620 tarihli bu mezar, Mehmed Bey’in kızı Mihana’ya aittir.” (s.160)



MART/ 2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder