YOLLARIN AYRILIŞ
NOKTASINDA İSLAM
Kitabın müellifi Muhammed Esed bir mühtedi olması hasebiyle
batıdan yansıyan İslam’ı, İslam’ın batıdan görünen cihetlerini güzel bir
şekilde tevil etmiş.Yabancı kültürlerin medeniyetlerin ne ölçüde bünyemize
uyabileceğini bunu Müslüman bünyeye sığdırmaya çalışmanın insanı
zehirleyeceğini açık bir şekilde izah etmiş.
İslam’ın yolu isimli bölümde eski dini olan Hristiyanlık ile ilk ve yeni
dini olan İslam’ın karşılaştırmasını hem dünya hayatı hem de ahiret hayatı
üzerinden çeşitli misallerle anlatması bunun içinden büyüyüp gelen bir
müelliften duymak bendeki tesirini daha da artırdı.
Garbın
içyüzü isimli bölüm İslam tarihinden sahifelere yer verilerek bunların tarihte
Batı ve İslam şeklinde kıyaslamalarını çekişmelerini ifade etmiş. Medeniyet
üzerinden Çin ve Roma medeniyetlerini de baz alarak İslam üzerinden anlatması
ve Garb’ın iç alemini o şekilde tanıtmış olması kitapta önemsediğim
hususlardandı.
Haçlı
seferlerinin gölgesinde isimli bölümde dikkatimi celbeden misal şöyle idi.
Kitabın 50. Sayfasında Avrupalı müsteşrikler tarafından İslam’ın nasıl
incelendiği ve yazıldığını şöyle örneklendirmiş: “İslam daima hakimlerin önünde
duran bir sanıktır. Bu muhakemede Batılı müsteşrikler suçu isbat için uğraşan
savcı rolü oynamakta, bazıları da müdafaa halinde avukat vazifesi görmektedir.
Avukat rolünü oynayan da müvekkilinin suçlu olduğuna bizzat kanidir ve bu
yüzden ancak ve biraz çekinerek hafifletici sebeplerin göz önüne alınmasını
isteyebilmektedir.”
“Avrupa
Haçlı savaşlarının ruhundan doğmuştur.” Muhammed Esed’in kurduğu bu cümle bana
pek çok şey hatırlatıp zihnime pek çok tevil hücumunu sağladı. Avrupalılar
yaptıkları barbarca seferlerde Doğu dünyasından çok şey çaldılar götürdüler.
Kitaplar bitkiler zamane teknoloji aletleri vs vs.. bunları sıralamaya sayfalar
yetmez. Ve şimdi gurur duydukları “öncü” Avrupa medeniyeti bu sayede gelişti
İslam medeniyetine yetişti.
Müslüman
çocuklarının Batı terbiyesi ile eğitimlerinin terbiyelerinin mümkün olmadığı
hususu da gerekçeleri kısa da olsa anlatılmış ve temas edilmiş hususlardandı.
Ve
altını çizdiğim yerlerden biride şöyle idi: “ eğer biz devamlı bir şekilde
İslam’ın ilim elde etmeyi erke kadın bütün Müslümanlara farz kılan prensibine
uysaydık , çölde susuz kalan insanın ufukta parlayan seraba göz diktiği gibi,
ilim yolunda Avrupa’ya göz dikmezdik.
Tarih
yazımında Avrupa’nın kendini ne denli ön plana çıkartmış olduğu ve diğer
medeniyetlerin tarihlerine küçümseyici ve kuşbakışı bir şekilde bakılıyor ve
kitaplara öyle yazılıyor olduğunu izah etmiş.
“Yabancı
medeniyeti taklid meyli aşağılı duygusunun neticesidir.”
Hadis ve sünnete dair de güzel cümleler ifadeler kurulmuş
olduğunu görüyoruz bu eserde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder