5 Mart 2015 Perşembe

YOLLARIN AYRILIŞ NOKTASINDA İSLAM

Kitabın müellifi Muhammed Esed bir mühtedi olması hasebiyle batıdan yansıyan İslam’ı, İslam’ın batıdan görünen cihetlerini güzel bir şekilde tevil etmiş.Yabancı kültürlerin medeniyetlerin ne ölçüde bünyemize uyabileceğini bunu Müslüman bünyeye sığdırmaya çalışmanın insanı zehirleyeceğini açık bir şekilde izah etmiş.  İslam’ın yolu isimli bölümde eski dini olan Hristiyanlık ile ilk ve yeni dini olan İslam’ın karşılaştırmasını hem dünya hayatı hem de ahiret hayatı üzerinden çeşitli misallerle anlatması bunun içinden büyüyüp gelen bir müelliften duymak bendeki tesirini daha da artırdı.
                Garbın içyüzü isimli bölüm İslam tarihinden sahifelere yer verilerek bunların tarihte Batı ve İslam şeklinde kıyaslamalarını çekişmelerini ifade etmiş. Medeniyet üzerinden Çin ve Roma medeniyetlerini de baz alarak İslam üzerinden anlatması ve Garb’ın iç alemini o şekilde tanıtmış olması kitapta önemsediğim hususlardandı.
                Haçlı seferlerinin gölgesinde isimli bölümde dikkatimi celbeden misal şöyle idi. Kitabın 50. Sayfasında Avrupalı müsteşrikler tarafından İslam’ın nasıl incelendiği ve yazıldığını şöyle örneklendirmiş: “İslam daima hakimlerin önünde duran bir sanıktır. Bu muhakemede Batılı müsteşrikler suçu isbat için uğraşan savcı rolü oynamakta, bazıları da müdafaa halinde avukat vazifesi görmektedir. Avukat rolünü oynayan da müvekkilinin suçlu olduğuna bizzat kanidir ve bu yüzden ancak ve biraz çekinerek hafifletici sebeplerin göz önüne alınmasını isteyebilmektedir.”
                “Avrupa Haçlı savaşlarının ruhundan doğmuştur.” Muhammed Esed’in kurduğu bu cümle bana pek çok şey hatırlatıp zihnime pek çok tevil hücumunu sağladı. Avrupalılar yaptıkları barbarca seferlerde Doğu dünyasından çok şey çaldılar götürdüler. Kitaplar bitkiler zamane teknoloji aletleri vs vs.. bunları sıralamaya sayfalar yetmez. Ve şimdi gurur duydukları “öncü” Avrupa medeniyeti bu sayede gelişti İslam medeniyetine yetişti.
                Müslüman çocuklarının Batı terbiyesi ile eğitimlerinin terbiyelerinin mümkün olmadığı hususu da gerekçeleri kısa da olsa anlatılmış ve temas edilmiş hususlardandı.

                Ve altını çizdiğim yerlerden biride şöyle idi: “ eğer biz devamlı bir şekilde İslam’ın ilim elde etmeyi erke kadın bütün Müslümanlara farz kılan prensibine uysaydık , çölde susuz kalan insanın ufukta parlayan seraba göz diktiği gibi, ilim yolunda Avrupa’ya göz dikmezdik.
                Tarih yazımında Avrupa’nın kendini ne denli ön plana çıkartmış olduğu ve diğer medeniyetlerin tarihlerine küçümseyici ve kuşbakışı bir şekilde bakılıyor ve kitaplara öyle yazılıyor olduğunu izah etmiş.
                “Yabancı medeniyeti taklid meyli aşağılı duygusunun neticesidir.”
Hadis ve sünnete dair de güzel cümleler ifadeler kurulmuş olduğunu görüyoruz bu eserde.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder