Osman Bakar, Gelenek ve Bilim, İslam’da Bilim Tarihi ve Felsefesi Üzerine,
İstanbul, Gelenek Yayınları 2003, Mütercim: Ercüment Asil, 198 sayfa
Değerlendiren: Ömer Faruk Deliktaş
Gelenek ve Bilim
Türkçe'ye
tercüme edilen tek eseri olarak tespit ettiğimiz 'Gelenek ve Bilim' adlı kitap,
yazarın yedi yıllık bir süre içerisinde farklı ülkelerde sunulan tebliğleri ve
çeşitli bilimsel dergilerde yayınlanmış makaleleri ya da kitap bölümlerinin bir
araya getirilmesinden oluşmuştur. Kitabın orijinali 'Tawhid and Science'
başlığı ile İngilizce olarak Kuala Lumpur'da 1991 yılında yayımlanmıştır.
Kitap
genel itibariyle İslami bilimlerin tarihi ve felsefesinin farklı yönlerini
mevzubahs etmektedir. 11 farklı makale ve en sonda da Ek bölümünden oluşan
kitabımız 198 sayfadan ibarettir. İslam bilimlerini ve felsefesesini incelerken
evvela İslam bilimini farklı açılardan incelemiş ve sonrasında gelenekle
bağdaştırarak değerlendirmelerini, tenkidlerini, tavsiyelerini sıralamıştır.
Eserde üzerinde durulan kişilerden biri de İslam filozufu Seyyid Hüseyin
Nasr’dır. Hemen hemen her makalede kendisinin ismi kullanılmış eserlerinden ve
fikirlerinden istifade edilerek ön plana çıkartılmıştır.
Birinci
bölümde İslam dininin tevhide bağlılığından ve bunun bilim ile bağdaştırılması
gerektiğinden bahsedilmiştir. Ayrıca nesnellik üzerinde de durulmuş bu konuda;
“nesnellik anlayışı dini şuurdur ve dinin ruhaniyetinden ayrı olarak
düşünülemez.” Sözleriyle makaleye son verilmiştir.
İkinci
bölümümüz İslami Bilimde Metodoloji Sorunu ismini taşımaktadır. Günümüzde yeni
dallanan ilimler var. Ve bu ilimlerde Müslümanlar metodoloji sorunu
yaşamaktadırlar. Ve bunu halledemeyince de İslam ile tezadlığı tartışılmakta ve
daha ileri aşamada da bu ilim faydasızdır denilerek faydalarından yoksun
kalınmakta. Ayrıca sadece bununla da kalınmayarak “Müslümanların geliştirdiği
hiçbir bilim tam anlamıyla İslami olduğunu iddia edemez.” Gibi çarpıcı
cümlelerle aslında bizlerin geliştirdiğimiz hiçbirşeyin metodolojisini
öncellemediğimizi kastetmektedir. Ve bu da birçok problemleri beraberinde
getirmektedir. Bu bölümde işlenen mesele de budur.
Üçüncü
bölümde Gazali’nin hayatında ve düşüncesinde şüphenin önemini tartışılmakta.
Dördüncü
bölümümüzde modern öncesi bilimler ve modern bilimler diye tasnif yapılmış ve
bu tasnife ‘manevi bilgi’de eklenmiştir. Müellif tevhid bilgisi kavramıyla
manevi bilgi kavramını birbirne eş tutmakta ve değerlendirmelerini de onun
üzerinden yapmaktadır. İbn Sina’nın dikkat çekici bir sözünü metne almıştır:
“Sadece dünyanın bilgisini ilahi ilkenin bilgisine bağlayan bilim gerçek
bilimdir.”
Bakar,
bilimin ispat metodları olan mantık, deney ve gözlemin bu bilimdeki
karşılıklarını şöyle değerlendirir. "Bugün modern bilimde öne çıkan
gözlem, deney ve delillerle ispat gibi metotlar, acaba geleneksel İslamî
bilimde kullanılmış mıdır?" şeklinde sorulabilecek bir sorunun cevabı
Bakar'ın tespitlerine göre "Evet" olacaktır. Bakar, mantıkla ilgili
olarak bilimsel ispat, delillerle ispat anlamında kullanılan 'el-burhan'
terimine ve bu terimin aynı zamanda Kur'an'ın bir ismi olmasına dikkat çeker.
(s. 19)
Altıncı
bölümde ‘İslam Tıp Felsefesine Giriş’ ismiyle başlık attığı makalesinde şu
cümleleri sarf ederek tıbbın İslamda ne derece mühim rol oynadığını anlatmıştır.
“Müslümanların geliştirdiği tüm pratik bilimlerin ve sanatların hiçbirine tıp
kadar asil ve saygın bir yer verilmemiştir.”(s.86) Makalesinde tıbbı ikiye
ayırarak ve başlıklara inerek açıklamıştır. Müslüman hekimler tıp bilimini
teorik ve pratik olarak iki ana parçaya ayırırlar.
Kitabın
sekizinci bölümü, matematik tarihinde önemli bir sorunu oluşturan Öklid'in
paraleller teorisine Ömer Hayyam (ö. 1131) 'ın getirdiği eleştiri bahsine
ayrılmıştır.
Dokuzuncu
bölümde Osman Bakar, aynı zamanda sembolik ve tefekkürî tabiat telakkilerine
ait metinlerin tercüme edilmediğini ve dolayısıyla Batı'nın bunları
bilmediğini, beşinci ya da altıncı yüzyılda Dionysius ve dokuzuncu yüzyılda
Johannes Scotus Erigena (ö. 877) tarafından ortaya konan sembolik tabiat
görüşlerinin Hıristiyanlık kaynaklı olduğunu söyler. (s. 107-108) ilginç
bilgilerden biri de bu bölümdedir. 12. Yüzyılda diyet üzerine yazılmış ilk ilmi
çalışma Endülüslü hekim Ebu Mervan İbn Zuhur tarafından Kitabu’l Ağdiya ismiyle
yazılmıştır demektedir.
Kitabın
onuncu bölümünde Bakar modern bilimi şu şekilde tanımlamaktadır. "Batılı
bilim adamlarının ve filozofların on yedinci yüzyıldan beri teknolojik alandaki
pratik uygulamaların tümü de dahil olmak üzere geliştirdikleri Doğayı çalışma
modeli." (s. 154)
Modern
bilime yöneltilen eleştirilerin temellendirilmesini ise on birinci bölümde
yapmaktadır. Muhammed Hüseyin Heykel’den Muhammed Abduh, Reşid Rıza, Cemaleddin
Afgani’ye kadar birçok ismin modern bilim konusundaki görüşlerini de bu bölümde
değerlendirmiştir.
Kitap
farklı makalelerin bir araya getirilmesiyle oluşturulduğu için kitapta
kullanılan kavramlar daha da açılmamış ve muğlak kalan birçok terim ve kavram
kullanılmıştır. Bir bütünlük yoktur.